Avukat Rabia Akpınar

Home / Avukat Rabia Akpınar
0 Comments 29 Temmuz 2024

KESİNTİLİ ÇALIŞMALARDA HİZMET TESPİT DAVASI AÇMA SÜRESİ

 

 

5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 86/9 hükmü “(…) çalıştıklarını hizmetlerinin geçtiği yılın sonundan başlayarak beş yıl içerisinde iş mahkemesine başvurarak (…)” şeklindeki yasal düzenleme ile hizmet tespit davasının açılabileceği süreyi belirlemiştir. 5510 sayılı SSGSSK’ye göre aylık prim ve hizmet belgesi veya muhtasar ve prim hizmet beyannamesi işveren tarafından verilmeyen veya çalıştıkları Kurumca tespit edilemeyen sigortalılar, çalıştıklarını hizmetlerinin geçtiği yılın sonundan başlayarak beş yıl içerisinde iş mahkemesine başvurarak, alacakları ilâm ile ispatlayabilirlerse,bunların mahkeme kararında belirtilen aylık kazanç toplamları ile prim ödeme gün sayıları dikkate alınır. Görüldüğü üzere hizmet tespit davası, hizmetlerin geçtiği yılın sonundan başlanarak beş yıl içinde açılabilecektir.

 

Sigortalının daha önce çalıştığı işveren nezdinde yeniden çalışmaya başlaması mümkündür. Bu durumda dava açma süresinin ne zaman başlayacağı önem teşkil etmektedir. Yargıtay’ın eski tarihli kararlarında sigortalının işten ayrıldıktan sonra yeniden aynı işyerinde çalışmaya başlaması halinde dava açma süresinin, en son kurulan hizmet ilişkisinin sona erdiği yılın sonundan itibaren işlemeye başladığını kabul ettiği aktarılmaktadır[1]. Ancak Yargıtay’ın güncel tarihli kararlarına bakıldığında bu görüşünden dönerek her bir çalışma dönemi için hak düşürücü süreyi ayrı ayrı değerlendirdiği görülmektedir[2]. Yargıtay bu hususu hak düşürücü sürenin kesilmesinin ve durmasının mümkün olmamasına dayandırmaktadır. Nitekim Hukuk Genel Kurulu bir kararında “Davacının aynı işyerinde bu tarihten sonra çalışmasını sürdürmesinin veya 5 yıllık hak düşürücü süre içerisinde tekrar aynı işyerine girerek çalışmasının, hak düşürücü sürenin işlemesine engel olmayacağı ve hak düşürücü sürenin, kesilmesi ve durmasının mümkün bulunmadığı hukuksal gerçeği de ortadadır.” [3] şeklinde hüküm tesis ederek bu hususu benimsemiştir.

Belirtmek gerekir ki sigortalı işe giriş bildirgesini hile, hata yahut manevi baskı altında imzaladığını ileri sürmemişse yahut imzanın kendisine ait olmadığını ifade etmemişse birden fazla işe giriş bildirgesinin bulunması kesintili çalışmanın varlığına karine teşkil eder[4]. Nitekim Yargıtay da bir kararında bu hususu benimsemiş ve Kural olarak işe giriş bildirgeleri sigortalının imzasını içermelidir. Sigortalı, bildirgeyi hile, hata veya manevi baskı altında imzaladığını ileri sürmemiş veya imzanın kendisine ait olmadığını söylememiş ise, birden fazla işe giriş bildirgesinin varlığı ve işyerinden yapılan kısmi bildirimler, sigortalının o işyerinde kesintili çalıştığına karine oluşturur. Bu karinenin aksinin ancak eş değerde delillerle kanıtlanması gerekmekte olup tanık sözlerine değer verilemez.”[5] şeklinde hüküm tesis ederek bu karinenin aksinin ancak yazılı delillerle ispatlanabileceğini hükme bağlamıştır.

Yargıtay’ın kesintili çalışmalarına ilişkin bu görüşü doktrinde eleştirilmiştir[6]. Gerçekten de Yargıtay tarafından benimsenen bu görüşü, işe giriş bildirgesinin Kuruma verilmiş olmasıyla hak düşürücü sürenin işlemeyeceğine yönelik tesis ettiği kararlarla çelişmektedir. Bununla birlikte bu hususun SSGSSK m. 86 yer alan “Aylık prim ve hizmet belgesi veya muhtasar ve prim hizmet beyannamesi işveren tarafından verilmeyen veya çalıştıkları Kurumca tespit edilemeyen sigortalıların” hizmet tespit davasını açabileceklerine yönelik düzenlemeye de aykırı olduğu ifade edilmektedir.[7] Kanaatimizce de bu görüş isabetlidir.

[1] Öztürk, Meltem. Sosyal Sigortalar Hukukunda Hizmet Tespit Davası. Ankara: Seçkin Yay., 2021 98; Yılmaz, Halil. “Yargıtay Kararları Işığında Sigortalı Hizmetlerin Tespiti Davalarında Süre”. Çimento İşveren Dergisi (C. 30, S. 2, Mart/2016), 19; Meltem Nizamoğlu Öztürk, “Hizmet Tespit Davalarında Kesintili Çalışma Olgusu ve Hak Düşürücü Süre”, İzmir Barosu Dergisi (S. 3, 2010), 81.

[2] Y. 10. HD., 26.05.2022 T., E. 2022/4023, K. 2022/7942; Y. 10. HD., 26.04.2022 T., E. 2022/2191, K. 2022/6393; Y. 10. HD., 26.01.2022 T., E. 2021/ 7124, K. 2022 / 1155 (Kazancı Hukuk, E.T.: 01.05.2023).

[3] Y. HGK., 8.12.1999 T., E. 1999/21-1025, K. 1999/1020 (Kazancı Hukuk, E.T.: 01.05.2023).

[4] Öztürk, Hizmet Tespit Davaları, 98; Nizamoğlu Öztürk, “Kesintili Çalışma Olgusu”, 81.

[5] Y. HGK., 26.02.2003 T., E. 2003/21-43; K. 2003/97 (Sinerji Mevzuat, E.T.: 01.05.2003).

[6] Nizamoğlu Öztürk, “Kesintili Çalışma Olgusu”, 82.

[7] Öztürk, Hizmet Tespit Davaları, 99; Nizamoğlu Öztürk, “Kesintili Çalışma Olgusu”, 82, 83.